BABİES BELGESEL İNCELEMESİ-1


Bağ kurmanın biyolojisi;

Oksitosin bağ kurmada çok önemli olan bir hormondur. 90’lı yıllarda anne ve bebek arasındaki bağın biyolojisi bilinmiyordu. Bu konu ile ilgili 2001 yılında araştırmalara başlandı. Anne bebek arasındaki ilişkinin oksitosin seviyesi ile ilgisi araştırılmaya başlandı. Araştırmalarda 80 anne ve bebek ile çalışıldı. Hamilelik başlangıcından bebeğin doğumundan sonraki birkaç aya kadar incelemeler devam etti. Annedeki oksitosin seviyesinin hamilelik boyunca yükseldiği ve doğumdan sonra da aynı seviyede kaldığı gözlenmiştir.

Araştırmalarda oksitosin seviyesinin anne ve bebek birbirine dokunduğunda yükseldiği gözlenmiştir. Bu yükselme annede bebek ile daha çok ilgilenme ve bağ kurma arzusu oluşturmaya başlar. Araştırmacılar daha sonrasında ise babaların vücudunda neler olduğunu merak etmeye başlar.Annelerde bu şekilde gelişen oksitosin dolu bağlılık babalarda nasıl işliyor?

Babalardaki oksitosin seviyesinde bir etki olup olmadığı incelenmek için 80 çift ile çalışıldı. Doğumdan sonraki ilk aylarda babalardaki oksitosin seviyesi ölçüldü. Sonuçlarda şok ediciydi. Anneler ve babaların oksitosin seviyesi birbirleri ile aynıydı. 100 yıldan uzun süredir annelerin oksitosin seviyesinin yüksek olduğu biliniyor. Babalarda bu gelişimin nasıl olduğu merak edilip incelemelere devam edildiğinde babaların bebeklerin bakımını üstlendikçe, ebeveyn rolünü yerine getirdikçe oksitosin seviyesinin anneyle aynı olmaya başladığı görüldü.

Oksitosin artışı ile beyinde ilkel bir yapı olan amigdala uyanır. Bu beynin uyanık kalmasını ve annenin bebeğin ihtiyaçlarını hemen fark edip gidermesine yardımcı olur. Annenin beyninde amigdala bir kez uyandığında bebek kaç yaşına gelirse gelsin aynı uyanıklığı sürdürür. Aynı şekilde babaların beyni incelendiğinde bu kez sonuçlar daha da şaşırtıcı olmuştur. Anne beynindeki amigdala gelişiminin dörtte biri seviyede olduğu görülmüştür.

Bebekler sosyal ilişki kurmaya hazır olarak mı doğar?

1968 de Harvard Üniversitesi psikoloji bölümünde bu konu ile ilgili araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Oldukça popüler olan durgun yüz deneyleri ise bu araştırmaların konusu olarak ortaya çıkmıştır. Durgun yüz deneyi 3-5 aylık bebekler ve anneleri ile laboratuvar ortamında yapılmıştır. Bebekler çok heyecanlandığında annelerin de heyecanlandığı gözlenmiştir. Sonrasında ise annelerden 2 dakika boyunca durgun bir surat ifadesi takınıp bebekle teması kesmeleri istenmiştir. Bebekler durumu hemen fark edip tepki almak için ağlamaya başlamış ve stres seviyeleri artmıştır. Hatta bir süre sonra kendilerini rahatlatmak için parmak emme davranışı sergilemeye başlamışlardır. Sonuç olarak bebeklerin sosyal etkileşime girme kapasitesiyle dünyaya geldikleri anlaşılmıştır.

 

Ebeveynlik seçimlerinin gelişim üzerine etkisi.

Yeni doğanın beyni ilk aylarda çok hızlı bir gelişim gösterir. Bu süreçte ebeveynlik stilleri gelişimi nasıl etkiler? Bunu incelemek isteyen bilim insanları bebeklerin beynini hemen doğduktan sonra taramış ve 6 ay sonra taramayı tekrarlamıştır. Bu süreçte ise laboratuvar ortamında annelerin ebeveynlik stillerini incelemiştir. Annelerin bebeğin sinyallerine ne kadar duyarlı olduğuna bakıldı. Bebeğin yaptıklarına karşılık veriyor mu, ağladığında hızlıca rahatlatmaya çalışıyor mu, bir şeye uzandığında seçmesine izin veriyor mu yoksa onun yerine kendisi seçiyor mu bunlara bakıldı. Veriler incelendiğinde beynin öğrenme ve stres ile ilgili bölümü olan hipokampüste farklılıklar gözlendi. Daha az duyarlı bir şekilde bakılan bebeklerin hipokampüslerinin daha büyük olduğu gözlendi. Kendi stresini yönetmek zorunda kalıp ebeveynden yeterince destek alamayan bebeklerin hipokampüs gelişimini daha fazla yaşadığı anlaşıldı. Bir ebeveyn özenli ve duyarlı olduğunda bebek dünyanın güvenli olduğunu hissediyor ve dünyayı keşfetmeye çalışıyor. 


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABİES BELGESEL İNCELEMESİ-2

9 KERE LEYLA FİLM ANALİZİ