Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

9 KERE LEYLA FİLM ANALİZİ

Resim
  9 Kere Leyla Psikolojik İnceleme Film Hakkında; Film hakkında görüşlere baktığımda beğenen olduğu kadar beğenmeyen olduğunu da gördüm. Bence bunun sebebi Ezel Akay’ın filmlerine özgü renklilikte ve eğlencede olması. Ezel Akay’ın diğer filmleri Neredesin Firuze, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü, 7 Kocalı Hürmüz filmlerinde de bu filmde olduğu gibi cesur, dinamik, eğlenceli, bol gösterişli karakterleri görmek mümkün. 9 Kere Leyla adlı filmi aslında Tayfun Türkili’nin ”9 Canlı” adlı oyunundan özgürce esinlenerek senaryo haline getirilmiştir. Filmi genel anlamı ile kara komedi olarak görmek mümkün.  Daha çok fantastik ve absürt temaların feminist bakış açısıyla işlenmesi ise beni asıl etkileyen kısmı oldu. Film Genel Özeti; Spoiler içermeden filmin genel konusunu anlatmak gerekirse öykü birbirini severek evlenmiş olan Adem ve Leyla’nın evliliklerinin zaman içerisinde yıpranıp tutkusunu yitirmesi ile bir evlilik terapisine gitmesi ile başlar. Fakat sonrasında Adem ile ev...

İLİŞKİLERDE 4 ZEHİR VE PANZEHİRİ

Resim
İlişkilerde 4 Zehir ve Panzehri Her ilişkinin dinamiği, tartışma konuları farklı olsa da tartışmanın başlangıcı %96 oranında nasıl gideceğinin göstergesidir. Sert başlangıçlar sert bitişlerin habercisidir. Sert başlangıçların çoğu da 4 zehirli davranışı kapsar. Çiftler problem çözmeye yönelik tartışırken bu zehirli davranışları sürekli sergilediğinde maalesef ilişkilerin ömrü kısalıyor. Bu zehirli davranışlardan uzak durarak nasıl yumuşak bir tartışmaya başlayacağınızı merak ediyorsanız bunları deneyebilirsiniz; -           Ne hissediyorsanız söyleyin. -           Sorununuzu tarafsız olarak, suçlamadan tarif edin. -           Neye ihtiyacınız olduğunu söyleyin. ( Neye ihtiyacınız olmadığını söylemeyin.) 1-Eleştiri Eşimizin özel alanına, onun bir hatasına dikkat çekerek yaptığımız eleştiriler şikayetler şeklindedir. Sözcük dağarcığımızda ‘’tem...

DOULA KİMDİR

Resim
Doula nedir Antik çağlardan, ilkel toplumlara tarih öncesinde de günümüzde olduğu gibi doğum sürecinde hamile kadına destek olan, yardım eden, onunla birlikte süreci paylaşan bir ekip mutlaka vardı. Bu destek günümüzde doula, doğum koçu şeklinde adlandırılmakta. Her ilişki, aile, anne, baba ve çocuk gibi doğum ve doğum hikâyesi de özel, biriciktir. Özel bir alan, anlayış ve destek isteyen bir süreçtir. Çoğu aile bu hikâye için yeterince hazırlanamaz, korku ve kaygılarının farkına varıp bunlar üzerine düşünmekten kaçınabilir. Kültürel çevre ise bu açıda bazen destekleyici olmaktan çok korkutucu ve kaygılandırıcı boyutta kalmaktadır. Sağlıklı ve doğru bilgiye ulaşım hamileler ve eşler için çoğu zaman zor olmaktadır. Bebek ve annenin bağlanması ilk tanışmadan çok önceye dayanır. Bebek planlarının yapıldığı ilk anda ailenin bebeğine yüklediği anlam, sevgi ve coşku bağlanmanın ilk temellerini atar. Bu bağlanma ilişkisi hamilelik döneminde de gelişmeye devam eder. Annenin hamilelikteki...

KADER MOTİFİNİZİ ÖRMEK

Resim
  KADER MOTİFİNİZİ ÖRMEK VE DEĞİŞTİRMEK Neden sürekli aynı şeyleri yaşıyorum? Bu sıkıntılar neden hep beni buluyor? Ben ne yaptım da bunlar hep benim başıma geliyor? Şeklinde düşünceleriniz varsa belki de kader motifinizi keşfetme zamanınız gelmiştir. Bebekler dünyaya geldiklerinde iki önemli kodu da beraberlerinde getirirler; Bunlardan birincisi ‘’kendini koru, ölmemek için her şeyi yap’’ kodudur. Bunun için de bebek anneyle (birincil bakım veren) hemen bağlanır ve onunla ilişki kurmaya başlar. İkinci kod ise ‘’hayata uyum sağlamak için hemen kendine bir program çıkar ve dünyayı öğren’’ şeklinde açıklanabilir. Bebeğin tüm ihtiyaçları karşılanmasına rağmen ağlamasının sebebi ise güvenlik kaygısı ve korku duygusunu deneyimlemesiyle açıklanır çoğu zaman. İnsan doğduğu evde huzur varsa huzurlu olmayı sevgi varsa sevmeyi ve sevilmeyi öğrenir. Bakıma muhtaç büyüyen bebekler bencil olmayı kendine ait yaşamayı öğrenir. Unutulmaması gereken en önemli nokta bu kodların doğduğumuz ...

ÇOCUKLAR İÇİN İYİLEŞTİRİCİ HİKAYELER

Resim
ÇOCUKLAR İÇİN İYİLEŞTİRİCİ HİKAYELER ‘’insanın büyümesi bir hikayedir.’’ Eğer çocuğunu bazı durumlarda zorluk yaşıyorsa örneğin tuvalet eğitimi, okula veya kreşe başlama, annesiz bakıcı ile vakit geçirme, kardeş kıskançlığı gibi yaşantıları deneyimlemekte zorlanıyorsa sizin yapılandıracağınız hikaye ve oyunlar iyileştirici olabilir. Hikayenin iyileştirici yönü nereden gelmektedir? Öncelikle bu soruya cevap aramalıyız. Hikayeler çocukların dünyasının altın anahtarı gibidir. Çocuğun normal hayatta deneyimlerken zorlandığı durumları, anlamakta zorluk çektiği olayları metaforik anlatımlarla, nesnelerle çocuğa sunabileceğimiz uçsuz bir dünyadır. Hatta bu hikayelerde oluşturulan kahramanları hayatınızın içinden seçebilir, ana kahramanı çocuğunuz yapabilir, bu sayede kazandırmaya çalıştığınız davranışı hayalinde deneyimlemesine yardımcı olabilir, aynı zamanda pozitif motivasyon kazanmasını da sağlayabilirsiniz. Anlattığınız hikayelerle hem iyileştirebilir hem de sağlamlaştırabilirsiniz. Deney...

BABİES BELGESEL İNCELEMESİ-3

Resim
Bebekler emeklemeyi nasıl öğreniyor? Bebekler yaşamlarının ilk birkaç ayı boyunca yer çekimine yöneliktir. Nereye bırakılırsa orda kalırlar. Emeklemeyle birlikte olağanüstü bir dönüşüm başlar. Kendi bedenlerini taşıyabilince daha geniş bir dünya önlerine açılır. Yaşamlarının ilk yılında bebekler hızlı büyür bu büyümenin en önemli kısmı uykudadır. Bebekler uyandıklarında çok hızlı büyümüş olarak uyanabilirler. Kolları bacakları büyümüş olabilir. Genellikle emeklemenin de büyümenin bir evresi ve 8-10 ay arasında ortaya çıkıp yürüme evresi olduğu düşünülüyordu. Emeklemenin bir evreden fazlası olduğunu düşünenler bir araştırma yaptılar. Anne karnında fetüsler hareket sınırı yaşamazken dünyaya geldiklerinde yer çekimine sıkışırlar ve bazı istisnai durumlar hariç hareket edemezler. Bu istisna durumlardan biri doğumdan birkaç saat sonra görülür. Doğumdan bir saat sonra bebek annenin karnının üzerinde yatıyorsa anne göğsüne hareket ettiği görülebilir. Başka bir durum da yeni doğanı suya koymak...

BABİES BELGESEL İNCELEMESİ-2

Resim
Bir bebeğin aile ile birlikte yemeğe başlaması çok önemli bir andır. Sadece keyif değil beden ve zihninin gelişimi için ne yediği çok önemlidir. Anne sütü sadece yemek değildir. Son 15 yıllık araştırmalara göre bebeklerin yediği her şey bağışıklık sistemine etkilidir. Bebeklerin besinleri hayatlarını nasıl şekillendirdiği merak konusu olmaya başlamıştır. Bu nedenden dolayı 90lı yılların sonunda anne sütü ile ilgilenilmeye başlanılmıştır. Anne sütü ile ilgili araştırmaya insan sütüne çok benzeyen ve insanlardan 4 kat hızlı gelişen maymunlarla başlandı. Emzirme dönemlerinde birkaç kez sütleri alındı. Laboratuvarda sütün besleyici öğeleri araştırıldı. Ne kadar yağ, protein, karbonhidrat olduğuna bakıldı. Sonuçlara göre erkek bebekler için üretilen sütün daha zengin daha enerjik olduğu görüldü. Biyolojik tarif bebeğin cinsiyetine göre değişiyordu. Sonra ise sütteki mineral miktarı ölçüldü. Kalsiyum fosfor oranı kız bebeklerde erkek bebeklere göre daha fazla bulundu. Dişilerin kemik gelişim...

BABİES BELGESEL İNCELEMESİ-1

Resim
Bağ kurmanın biyolojisi; Oksitosin bağ kurmada çok önemli olan bir hormondur. 90’lı yıllarda anne ve bebek arasındaki bağın biyolojisi bilinmiyordu. Bu konu ile ilgili 2001 yılında araştırmalara başlandı. Anne bebek arasındaki ilişkinin oksitosin seviyesi ile ilgisi araştırılmaya başlandı. Araştırmalarda 80 anne ve bebek ile çalışıldı. Hamilelik başlangıcından bebeğin doğumundan sonraki birkaç aya kadar incelemeler devam etti. Annedeki oksitosin seviyesinin hamilelik boyunca yükseldiği ve doğumdan sonra da aynı seviyede kaldığı gözlenmiştir. Araştırmalarda oksitosin seviyesinin anne ve bebek birbirine dokunduğunda yükseldiği gözlenmiştir. Bu yükselme annede bebek ile daha çok ilgilenme ve bağ kurma arzusu oluşturmaya başlar. Araştırmacılar daha sonrasında ise babaların vücudunda neler olduğunu merak etmeye başlar.Annelerde bu şekilde gelişen oksitosin dolu bağlılık babalarda nasıl işliyor? Babalardaki oksitosin seviyesinde bir etki olup olmadığı incelenmek için 80 çift ile çalışı...

AYNA NÖRONLARIMIZ VE İŞLEVLERİ

Resim
Ayna Nöronları 1990’larda bilim adamları insan beyninin nasıl işlediğini anlamak için ve bir başkasına nasıl alaka duyduğunu incelemek için araştırmalar yapmışlardır. Bunlardan birinde de maymunların beynine elektrik voltajlarını kaydeden elektrotlar yerleştirerek yaptıkları çalışmadır. Deneyde maymunlara muz verilip sonrasında muzu yeme esnasında beyinlerini incelenmiştir. Bazı bölgelerde hareketlenme ve voltaj artışı görülmüştür. Bir bilim adamı maymunun karşısında iştahla muz yemeye başlamıştır ve maymun muz yemediği halde beynindeki aynı bölgelerde elektriklenme ve voltaj artışları gözlenmiştir. Bu sonuçlara göre ayna nöron adı verilen bazı beyin hücreleri aktif hale geliyordu. Ayna nöronlar, başta işitme ve görme olmak üzere bütün duyular vasıtasıyla, dış dünyadan gelen sinyalleri alıp, âdeta onların fotokopisini saklayan hücrelerdir. Bu durum tamamen normal bir beyin işlevidir ve kişi istemeden çevresindeki kişilerin mimiklerinin ve hal, tavırlarının etkisine kapılır. Şizofreni, ...